SON DAKİKA

DARICA HALK KÜLTÜR VE DAYANIŞMA DERNEĞİ (Akçaabat)

KARANLIKTA UYANAN ÇOCUKLAR: Uykusuzluk, beslenme sorunu, verimsiz eğitim

Bu haber 06 Aralık 2022 - 21:15 'de eklendi ve 28 views kez görüntülendi.
KARANLIKTA UYANAN ÇOCUKLAR: Uykusuzluk, beslenme sorunu, verimsiz eğitim

KARANLIKTA UYANAN ÇOCUKLAR: Uykusuzluk, beslenme sorunu, verimsiz eğitim

.

“Tasarruf” gerekçesiyle kaldırılan yaz-kış saati uygulaması öğrenciler için verimsiz eğitim; emekçiler için ise iş kazası riskinin artması anlamına geliyor.

Türkiye’de 1940’ta uygulanmaya başlanan yaz-kış saati uygulaması, 2016 yılında “tasarruf” gerekçesiyle kaldırıldı. Ancak kışın saatlerin geri alınmaması milyonlarca kişinin daha güneş doğmadan okula ve işe gitmesine neden oldu.

Sabit saat uygulamasının başta işçiler ve öğrenciler olmak üzere hayatımıza ve sağlığımıza etkilerini Eğitim Sen Genel Başkanı Nejla Kurul ve İş Güvenliği Uzmanı Deniz İpek ile konuştuk. Kurul güneş doğmadan okula giden çocukların beslenme ve dikkat dağınıklığı sorunlarına dikkat çekerken, İpek ise uzun çalışma saatleri ve uykusuzluk nedeniyle iş kazalarında artış sorunlarına değindi.

UYKUSUZLUK HASTALIĞA SEBEP OLUYOR

Eğitim Sen Genel Başkanı Nejla Kurul, çocukların çok erken saatlerde kalkmak zorunda kalarak gün ışığından faydalanamadıklarını söyledi. Okulların eve yakın olması gerektiğini ama ortaokul ve liselerin evden uzaklaştığını belirten Kurul, “Dolayısıyla çocuklar saat 6.00-6.30 da kalkmak durumunda kalabiliyor.

İnsanlar kapitalizmin öngördüğü çalışma saatlerine uymak zorunda bırakıldığı için çocuklar anne ve babalarıyla daha az vakit geçiriyorlar. Bu da anne ve babalarıyla zaman geçirmek isteyen çocukların daha geç uyumasına yol açabiliyor.

Araştırmalara göre 6-12 yaş aralığındaki çocukların 9 ila 12 saat, 13-18 yaş aralığındakilerin ise 8 ila 10 saat arası uyumaları gerekiyor. Burada yetersiz uyku çocuklarda ve ergenlerde obezite, diyabet, konsantrasyon eksikliği nedeniyle yaralanma, dikkat eksikliği ve çeşitli davranış sorunlarına neden oluyor” şeklide anlattı.

‘10 ÖĞRENCİDEN 4’Ü İKİLİ EĞİTİMDE’

Özellikle tıbbi alanda uyku ve uyanıklık döngüsü çalışmaları olduğunu belirten Kurul, melatonin hormonunun gün ışığıyla baskılandığını, karanlık olduğunda bu hormonun salgılanmaya devam ettiğini söyledi.

Bu nedenle sabahın ilk ders saatlerinde çocukların uyukladığını belirten Kurul, sabahçıların daha da erken saatlerde okula geldiği ikili eğitimin de burada büyük sorun olduğunu hatırlattı.

Milli Eğitim Bakanlığı verilerinde okulların kaçının ikili eğitim yaptığının istatistiği olmadığını ama araştırmalara göre bu oranın 2018’de yüzde 33 iken 2021’de yüzde 37.9’a çıktığını söyledi.

Yani her 10 çocuktan 4’ünün ikili eğitimde olduğuna dikkat çeken Kurul, “Uykusuz olan çocuk kahvaltı da edemiyor. Dolayısıyla ikili eğitim nedeniyle sabah daha erken saatte okula gelen çocukların kahvaltı yapmamış olma olasılığı yükselmiş oluyor.

Ayrıca öğle saatine kadar vücuda enerji girmediği için mevcut enerjisini tüketen çocukların odaklanmayla ilgili ciddi güçlükleri ortaya çıkıyor” diye konuştu.

KARANLIKTA ÇIKILAN YOLLAR İŞ CİNAYETİNDE BİTİYOR

Kış saati uygulamasına geçilmemesi sadece çocukları değil, yetişkinleri de etkiliyor. Sabah uykusunu alamayan emekçilerde dikkat eksikliği, işçi sağlığı ve güvenliğinde olumsuz sonuçlara yol açıyor.

İş Güvenliği Uzmanı Deniz İpek, yaz/kış saati uygulamasının Türkiye’de tek saat uygulaması olarak 7 yıldır kalıcı olduğunu belirterek, “İşçiler özellikle ülkenin batısında, nüfusun yoğun olduğu bölgede gün ağarmadan işe gitmek için karanlıkta güne başlamış oluyorlar. Biyolojik saatin bozulması durumunun çeşitli sağlık sorunlarına yol açabildiği kabul ediliyor.

Kış saatine geçilmemesinin insan sağlığı üzerinde depresyon, dikkat dağınıklığı, metabolik sorunlar başta olmak üzere pek çok hastalığa yol açmasının yanı sıra emekçi kadınların karanlık sokaklarda taciz ve saldırı endişesiyle işlerine gitmelerine, iş kazalarının artışına sebep oluyor” dedi

‘SENDİKALAR, ÜCRET ÖDENİYORSA UZUN ÇALIŞMAYA KARŞI ÇIKMIYOR’

Asıl olarak Türkiye’de işçilerin ortalama çalışma sürelerinin, işçilerin sağlığını ve güvenliğini çok yakından etkilediğini vurgulayan İpek, işçi sağlığıyla çalışma süresinin somut ilişkisi olduğunu vurguladı.

Çalışma süreleri ile ilgili olarak konulan kuralları izlemesi gereken başlıca denetim organlarından birinin işçi sendikaları olduğunun altını çizen İpek, genelde sendikaların “ücreti ödenmek koşuluyla” fazla mesailer konusunda çok az tepki gösterdiğine dikkat çekti.

Oysa fazla mesainin işçi için sağlık kurallarına ve yasalara aykırı olduğunu ifade eden İpek, “Her gün 5 iş cinayeti yaşanıyor. Haftalık çalışma süresi ortalama 55 saat (kayıt dışı emek hariç), son bir yılda emeğin payı gayrisafi millî hasıladan (GSMH) yüzde 32,6’dan yüzde 25.4’e düştü.

Son yılların en yüksek yoksullaşmanın olduğu bir ülkede yaşıyoruz. Fransa’da bir işçinin 15 yılda çalıştığı iş günü sayısıyla Türkiye’de çalışan bir işçinin 10 yılda çalıştığı iş günü sayısı denk” diye konuştu.

İPEK: ‘GECE ÇALIŞMASI İŞÇİNİN SAĞLIĞINA ZARAR VERİR’

Yasanın gece çalışmasını 7.5 saatle sınırlandırdığını ama 2017’de yasa ve yönetmelikte değişiklik yapılarak turizm, özel güvenlik ve sağlık hizmeti yürütenlerin kapsam dışına çıkarıldığını ifade eden İpek, “Gece çalışması işçinin sağlığına zarar verir fakat piyasa açısından bu durum önemli değildir.

Üretim sistemlerinin kapitalist gelişimi, üretimi 24 saat sürdürülebilir bir etkinliğe dönüştürmüştür. Dolayısıyla da 24 saat işleyebilecek üretim olanaklarına sahip işverenle, fiziki, sosyal olarak ancak belirli bir dönem çalışma olanağı bulan işçinin çıkarları bu alanda da karşı karşıya geliyor.

Gece çalışması, sağlığa normal çalışmadan daha da zararlıdır. Çalışma sürelerini sınırlandıran yasal hükümlerin delinip esnetilmesi, çalışma sürelerinde esneklik sisteminin yasallaşması hepsinden daha fazla zararlı olmuştur” şeklinde anlattı.

Etiketler :
POPÜLER FOTO GALERİLER
SON DAKİKA HABERLERİ
İLGİLİ HABERLER
SON DAKİKA