SON DAKİKA

DARICA HALK KÜLTÜR VE DAYANIŞMA DERNEĞİ (Akçaabat)

TTB’DEN RAPOR: Sinop Nükleer Güç Santrali için verilen ÇED olumlu kararı iptal edilmeli

Bu haber 30 Mart 2022 - 21:28 'de eklendi ve 17 views kez görüntülendi.
TTB’DEN RAPOR: Sinop Nükleer Güç Santrali için verilen ÇED olumlu kararı iptal edilmeli

TTB’DEN RAPOR: Sinop Nükleer Güç Santrali için verilen ÇED olumlu kararı iptal edilmeli

.

Türk Tabipleri Birliği, Sinop Nükleer Güç Santrali Projesinin ÇED raporunu inceleyip değerlendirmesini kamuoyuna sundu.

Türk Tabipleri Birliği (TTB), “Sinop Nükleer Güç Santrali Projesi Son Şekli Verilen ÇED Raporu’nun İnsan ve Çevre Sağlığı Açısından Değerlendirilmesi” başlıklı raporunu yayımladı.

Sinop’a kurulması planlanan nükleer güç santraline verilen ÇED raporu hakkında genel bilgileri içeren raporda, nükleer santral, ekonomik ve sosyal boyutlarıyla da tartışıldı.

Raporda projenin çevresel etkileri ve toplum sağlığına vereceği zararlar irdelenirken, radyasyona maruz kalmanın kısa ve uzun dönem etkileri de ortaya konuldu.

Nükleer santralin ÇED raporunun halk sağlığı açısından birçok yönüyle ciddi sorunlar, eksiklikler ve yanıltıcı bilgiler içerdiği vurgulanarak, “Ülkemiz ve tüm dünya için çevre ve insan sağlığı anlamında ciddi sonuçlar doğurabilecek bir proje olan Sinop NGS projesinin çevresel etki değerlendirmesi olumlu kararı iptal edilmeli” denildi.

“RİSK, SANTRAL ARTIK ÇALIŞMASA BİLE UZUN YILLAR DEVAM EDECEK”

Raporun “İşletmeden Çıkarma” başlığı altında, nükleer tesisin işletmeden çıkarılmasının çok büyük miktarda ilave nükleer atık yaratacağı belirtildi. ABD’de devre dışına alma maliyetlerinin santraller arasında kilovat başına 280 ABD doları ile 1500 ABD doları arasında; Almanya’da ise 1900 ABD doları ile 10.500 ABD doları arasında değiştiği anımsatıldı.

Ayrıca santralin söküm işlemlerinin tamamlanabilmesi için geçen sürenin 100 yıldan fazla sürebildiği belirtilerek “Bu durum bir nükleer santralin çevre ve insan sağlığı açısından oluşturacağı riskin santral artık çalışmıyor olsa bile çok uzun yıllar devam edeceğini göstermektedir” denildi.

“ACİL EYLEM PLANININ İÇERDİĞİ ALAN YETERSİZ”

Raporun “Acil Eylem Planı” başlığı altında “Acil eylem planının sadece 20 km’lik alanı içermesi yeterli değildir” denildi.

Uluslararası Atom Enerjisi Ajansının ciddi acil durumlarda 15-30 km uzaktaki alanda kanser sıklıklarında artış gözlenebileceğini belirttiği hatırlatılarak “Ancak durum bununla da sınırlı değildir.

Radyoaktif maddelerin günler, haftalar içerisinde uzak bölgelere taşınması nedeniyle 50-100 km’lik alan da kritik bölgelerdir. Hatta 300 km’ye kadar olan alanda su, gıda maddelerinde radyoaktif ölçümlerin yapılarak kısıtlamaların getirilmesi söz konusu olabilir” uyarısı yapıldı.

ÇED raporunda saha dışı acil durum planlarının kamu kurumları tarafından hazırlanacağının belirtildiğini anımsatan TTB, “Bu ifade NGS proje sahibinin acil bir durumda saha dışında yapılması gerekenler konusunda sorumluluk üstlenmeyeceğini düşündürmektedir” dedi. Raporda “NGS projesi sahibi de dahil olmak üzere her kurumun bu konuyu gözden geçirmesi gerekmektedir” denildi.

“HALKIN BÜYÜK ÇOĞUNLUĞU KARŞI ÇIKIYOR”

Raporun “Halkın Katılımı” başlığı altında, böylesi riskli bir proje için halkın onayının oldukça önemli olduğu vurgulandı.

Raporda, “Türkiye’de yapılan bir araştırmada ‘Enerji ihtiyacımızı karşılamak için gerekiyorsa nükleer santral yapılmalıdır’ diyenlerin oranı yıllar içerisinde azalmış, ‘Riskli olduğunu açıkça bile bile nükleer santral kesinlikle yapılmamalıdır’ görüşü yıllar içinde artmıştır.

2018 yılında araştırmaya katılanların yüzde 66’sı Türkiye’de nükleer santral yapılmasına karşı çıkmaktadır” bilgileri verildi.

“NE YERLİ NE DE YENİLENEBİLİR”

Raporda, nükleer santralin kurulması için belirtilen amaçlar içerisinde yer alan “dışa bağımlılığın en alt düzeye indirilmesi, yerli ve yenilenebilir kaynakların paylarının arttırılması” benzeri maddeler de değerlendirildi.

Nükleer enerjinin yerli ve yenilenebilir olmadığının altı çizilerek “Nükleer santral, yakıtların ülke dışından sağlanması ve santralin ürettiği elektriğin yabancı ortaklı bir firmadan satın alınması dikkate alındığında dışa bağımlılığı engellemeyecektir.

Nükleer enerji yerli ve yenilenebilir bir enerji kaynağı değildir. Enerji üretiminde maliyeti düşük olan bir sistem olmamasının yanı sıra çevresel olumsuz etkileri oldukça fazladır” denildi.

“SANTRALİN KURULMASI İÇİN SEÇİLEN ALAN UYGUN DEĞİL”

Raporda santralin kurulması için seçilen alanın uygun olmadığı belirtilerek, şu değerlendirmeye yer verildi:

“30 km yarıçaplı etki alanı içerisinde; Bozburun Yaban Hayatı Geliştirme Sahası, 10 km yarıçaplı alanında Hamsilos Tabiat Parkı, Sarıkum Tabiat Koruma Alanı, Aksaz- Karagöl Sulak Alanı ile Sarıkum Sulak Alanı gibi hassas alanlar bulunmaktadır.

NGS’nin inşaat ve işletme sırasında çevreye vereceği radyoaktif olmayan ve radyoaktif atıkların bu alanları olumsuz olarak etkileyeceği düşünülmektedir.”

“ÖZELLİKLE BALIKÇILIK ÖNEMLİ ÖLÇÜDE OLUMSUZ ETKİLENECEK”

Raporda, santralin halkın geçim kaynağına yönelik etkilerine dair de şunlar söylendi:

“Sinop’ta tarım, hayvancılık, balıkçılık, turizmin önemli ekonomik sektörler olduğu ÇED raporunda belirtilmektedir. Nükleer santralin yapılması ile tüm bu sektörler önemli ölçüde etkilenecektir. NGS’nin bölge ekonomisine katkı sağlamak yerine ekonomide bazı alanlarda kayıplar getireceği söylenebilir.

Nükleer santral projesinin bölge ekonomik yapısına vereceği olumsuz etkilerden en önemlisi balıkçılık sektörü üzerinde oluşturacağı etkidir. Gerek 13 yıl sürmesi planlanan inşaat aşamasında gerekse 60 yıl ömür biçilen santralin işletme aşamasında o bölgede deniz ekosistemi bozulacak, deniz canlılarının yaşamı olumsuz etkilenecek, dolaylı olarak denizden geçimini sağlayan halk ve deniz ürünlerini beslenmelerinin önemli bir parçası olarak kullanan bölge halkı ve tüm Türkiye olumsuz etkilenecektir.”

“SAĞLIK VERİLERİ EKSİK”

TTB, ÇED raporundaki sağlık verilerinin de eksik olduğuna dikkat çekti:

“Sağlık verileri ÇED raporunda yer alması gereken önemli verilerdir. Sağlık hizmeti veren kuruluşlar ve burada çalışan sağlık personel sayıları, sağlık hizmeti veren kurumların konumları, sağlık kuruluşlarının kapasiteleri, bölgenin son beş hatta mümkünse son 10 yıllık dönemde en çok görülen ve en çok öldüren beş ya da on hastalığı, olağandışı bir durumda yardım alınması gerektiğinde bölgeye yakın olan illere ait sağlık kuruluşu, sağlık çalışanı ve ekipman özelliklerinin de bilinmesi gerekmektedir. Raporda bu konuların büyük bölümünde eksiklikler bulunmaktadır.”

“NÜKLEER PROJELERİNDEN TAMAMEN VAZGEÇİLMELİ”

Raporun sonuç bölümünde ise özetle şunlar ifade edildi:

“Sinop NGS ÇED Raporu halk sağlığı açısından birçok yönüyle ciddi sorunlar, eksiklikler ve var olan bilgilerin yanlış değerlendirilmesi nedeniyle yanıltıcı bilgiler içermektedir.

Ülkemiz ve tüm dünya için çevre ve insan sağlığı anlamında ciddi sonuçlar doğurabilecek bir proje olan Sinop NGS projesinin çevresel etki değerlendirmesi olumlu kararının iptal edilerek ülkemiz açısından NGS projelerinden tamamen vazgeçilmesinin uygun olacağı açıktır.

Nükleer enerjinin dünyanın geleceği için alternatif bir enerji kaynağı olarak düşünülmesinin şu ana kadar deneyimlenen sorunlar dikkate alındığında yanlış olduğu kabul edilmelidir.

Ülkelerin ve tabii ki ülkemizin gelecekte yaygın olarak kullanacakları enerji kaynaklarının, yenilenebilir enerji kaynakları olmasının doğru olduğu ve yatırımların bu yönde yapılması gerektiği düşünülmektedir.”

Etiketler :
POPÜLER FOTO GALERİLER
SON DAKİKA HABERLERİ
İLGİLİ HABERLER
SON DAKİKA