5:39 pm - SKANDALLARA BİR YENİSİ EKLENDİ: Türkiye’den Ukrayna’ya uzanan ilaç karaborsası!
5:09 pm - YOKSULLUĞA ALIŞTIRMA DÖNEMİNDEYİZ | Yaşam 20.000’e hapsedildi
2:43 pm - TRABZON’DA OTOMOBİL KAZASI! Baba ve oğlu yaralandı…
2:41 pm - VEFAT VE BAŞSAĞLIĞI
2:22 pm - AİLE HEKİMLERİ YENİ YÖNETMELİĞE KARŞI İŞ BIRAKTI | Sağlık Hizmetleri ücretli olma yolunda…
10:38 am - TÜRK ECZACILARI BİRLİĞİ: Çok ciddi halk sağlığı sorunuyla karşı karşıyayız
8:22 am - SEBZE MEYVE FİYATLARI KATLANDI: Yurttaşın tabağında porsiyon küçülüyor
10:17 pm - BENZİN FİYATLARINA 74 KURUŞ ZAM
3:20 pm - “GEÇİNEMİYORUZ” DİYEN EMEKÇİLER ANKARA’DA YÜRÜDÜ: “Bu saltanat bitecek”
Ekonomistlerin yüzde 20’nin üzerine çıkmasını beklediği yıllık enflasyon TÜİK’e göre yüzde 19,89’da kaldı. Tüketici ve üretici enflasyonu arasındaki makas rekor seviyede açıldı. Ekonomist Atabay, “Mevcut iktidarın pili bitmiş durumda” dedi. Zamlar arttıkça enflasyon da artıyor.
Bu durumda en büyük hasarı düşük gelirliler alıyor. Dar gelirlilerin gıda enflasyonu yüzde 35’in üzerine çıktı. Sosyal yardım alan kişi sayısı her geçen gün yükseliyor. Belediyeler kara kış fonu için çalışmalar başlatıyor
Yüzde 20’yi aşması beklenen ekim ayı enflasyonu Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından yüzde 19,89 olarak açıklandı. Bir grup akademisyenin hesapladığı ENAGrup’un verisi ise yüzde 49,87 olarak açıklandı. İtibar kaybında son noktaya gelen kurumlardan olan TÜİK’in açıkladığı enflasyon verileri ile çarşı pazarda fiyat artışları arasında ciddi farklar var. Resmi veriler ile gerçek arasındaki bağ tamamen kopmuş durumda.
Gıda fiyatlarındaki yüksek seyir, enerji fiyatlarındaki artış, bazı mal ve hizmetlerdeki KDV indirimlerinin sona ermesi ve en önemlisi Türk Lirası’ndaki değer kaybının rekor seviyelere çıktığı ekimde enflasyonun yüzde 20’nin altına bırakılması iktidarın kurum üzerindeki bir kez daha müdahalesini gözler önüne serdi.
TÜİK verilerine göre tüketici fiyatları aylık bazda yüzde 2,39 artarken, yıllık enflasyon yüzde 19,58’den yüzde 19,89’a yükseldi. Ekim’de üretici fiyatlarında ise sert artış izlendi. Buna göre üretici fiyat endeksi ekimde bir önceki aya göre yüzde 5,24 arttı.
Üretici fiyatlarındaki yıllık artış ise yüzde 46,31 olarak kaydedildi. Böylelikle yıllık üretici enflasyonunda Haziran 2002’den bu yana en yüksek seviye izlendi.
Rakamlar tüketici ve üretici enflasyonu arasındaki makasın da rekor seviyeye yükseldiğini gösterdi. Üretici fiyatlarında ise en enerji fiyatları öne çıktı. Sanayi üretiminde enerji fiyatlarındaki yıllık artış yüzde 72,6’ya çıktı.
RAKAMLARLA OYNANMASI RAHATSIZ EDİCİ GERÇEK
Ekonomist Güldem Atabay, ekim ayında bir kırılma noktası yaşandığına dikkat çekti. Atabay, “Ekim ayında bir sıçrama olması bekleniyordu. Hatta ekonomistlerin beklentisi yüzde 20’nin üzerine çıkacağıydı. Ancak yüzde 20’nin altında ‘bırakılmış’ bir enflasyonla karşılaştık. ENAGrup’un açıkladığı enflasyonun yüzde 50’ye dayandığını gördük.
TÜİK’in son derece politize edilmiş kurumlardan birinin düşüşünü görmüş olduk. Son derece rakamlarla oynanması rahatsız edici bir gerçek” değerlendirmesinde bulundu. Ücret artışlarının enflasyon verisi referans alınarak yapıldığına dikkat çeken Atabay, “Dolayısıyla gerçekliği yansıtmayan rakamların kullanılması herkesin yolunu kaybetmesine neden oluyor” ifadelerini kullandı.
TÜİK verilerinde üretici ve tüketici enflasyonu arasındaki farkın rekor seviyeye çıkmasına değinen Atabay, üreticinin maliyetlerini fiyata yansıtmasının kaçınılmaz bir son olduğunu belirtti:
“Bu durumu şöyle açıklayabilirim. Ben bir kalem üreticisiyim diyelim. Üretirken kullandığım enerjiye bir senede yüzde 70’den fazla zam gelmiş. Yurtdışından ithal ettiğim kalemin tükenmezi TL bazında yüzde 20-30 civarında pahalılaşmış durumda. Bunun sonucunda da maliyet artıyor. Benim maliyet artışım TÜİK’e göre yüzde 46. Şimdi üreticinin iki seçeneği var.
Maliyet artışını kâr marjından kısarak tüketiciye yansıtmamayı seçmek ya da bıçak kemiğe dayandığında enflasyonda düşüş ufku yoksa yavaş yavaş tüketici fiyatlarına yansıtmaya başlayacak. Böylece ürünün fiyatı kırtasiyeye gittiğinde 5 liradan 15 liraya çıkacak.
Biz de önümüzdeki dönemde bunu göreceğiz. Eğer Merkez Bankası’nın para politikası güvenilir olsaydı denilirdi ki bu bir yurtdışı şok ve geçici. O zaman fiyat artışları daha düşük yansır. Ancak enflasyon kontrolden çıktı, Merkez Bankası yapması gerekeni yapmadığı için önümüzdeki aylarda üretici daha fazla yansıtacaktır.”
Aslında ağustos 2018 kur krizine kadar geri dönmek lazım. Yanlış ekonomi politikalarıyla çok yüksek bir enflasyonla karşı karşıyayız. Ancak 2022’debunun geriye dönüşü yok gibi. ENAGrup’un açıkladığı verilere göre 2022’de yüzde 60-70 bandına doğru gidiyoruz.
Halkın tepkisini fark eden iktidarın asgari ücrette ciddi bir artışa gideceği görüşünü paylaşan Atabay, enflasyonun arkasından koşarak ücretlilerin refah seviyesinin yükseltilemeyeceğini söyledi:
“Seçime ya da erken seçime doğru hızla ilerlediğimiz bir süreçteyiz. Burada da özellikle anketlere yansıyan AKP’nin oy kaybı neticesinde durumu terse çevirme çabası var. MetrolPol araştırmanın son anketinde çıkan halkın yüzde 80’inden fazlası geçinemediğinden şikâyetçi.
Yandaş medyaya bakarsak asgari ücrette yüzde 30-40’lık bir düzeltme yapılması gündemde. Bu doğrudur çünkü alım gücü kalmadı. Ancak üretim tarafının da desteklenmesi gerekir. Asgari ücretten vergi alınmaması gerekir. Para ve maliye politikalarıyla enflasyon yönetilemez bir hale geldiyse yükselen enflasyonun arkasından koşarak maaşla yaşayanların refah seviyesini yükseltemezsiniz. “
AKP iktidarının halkın gerçek sorunlarına dair çözüm üretmekten uzak olduğuna dikkat çeken Atabay, “Gerçekten enflasyonu düşürücü önlemleri politikaları gündeme getirmek gerekiyor. Mevcut iktidarın pili bitmiş durumda. Zor günler bizi bekliyor” dedi.
FAİZ İNDİRİMLERİ DEVAM EDECEK
Ekonomist Uğur Gürses de Merkez Bankası’nın çekirdek enflasyona bakarak para politikası belirlemeye ve faiz indirimi uygulamaya yönelik tavrının kendini göstermeyi sürdürdüğünü söyledi.
Yıllık enflasyon rakamı belirlenirken bazı artışların hesaba katılmadığına dikkat çeken Gürses, ulaştırma hizmetlerinden örnek verdi. Şehirlerarası otobüs fiyatlarının ve araç kiralama ücretlerinin yüzde 3,5 oranında düştüğünü kaydeden Gürses, motorin fiyatının yüzde 6,6 arttığı bir ayda bu indirimin mümkün olmadığını ve esas zammın kasım ayında yansımasını beklediğini kaydetti.
Ülkede enflasyonun yüzde 20-30 arasında olmasına rağmen, para politikasının çekirdek enflasyon baz alınarak belirlenmesinin döviz kurunda artmaya yol açtığına dikkati çeken Gürses, “Zamlar artıyor böyle olunca enflasyon artıyor. Bu durumda en büyük hasarı düşük gelirliler alıyor” dedi.
Ülkede yoksul tanımına giren 16-17 milyon insan olduğunu hatırlatan Gürses, çalışan nüfusun büyük bölümünün de asgari ücret aldığını ifade etti. Bu sene asgari ücrete enflasyon üzerinde bir zam yapılmasını beklediğini aktaran Gürses, gelir dağılımı düzeltilmeden ve enflasyon düşürülmeden yapılan her durumun ‘etkisiz’ kalacağını söyledi.
Merkez Bankası’nın faiz indirimi uygulayarak ‘tüm problemlerin çözüleceğine’ ilişkin bir inancın olduğunu kaydeden Altınbaş Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Dr. Atilla Çifter, “Faiz indirimi için alan oluşturuldu. Merkez şu an 50 baz puan kadar indirim oluştuğunu düşünebilir çünkü faizi indirerek tüm sorunları çözeceğine inanıyor” dedi.
***
TÜİK’e göre ekim ayında bir önceki yılın aynı ayına kıyasla artışın en yüksek olduğu ana grup yüzde 27,41 ile gıda ve alkolsüz içecekler oldu. Asgari ücretin açlık sınırının altında kaldığı ülkede gıda harcamaları, çok büyük bir kesim için kira harcamalarından sonraki en büyük harcama kalemi. Gıda harcamaları hane bütçesinde önemli bir paya sahip.
Yükselen döviz fiyatları ve artan işsizlikle birlikte gıda enflasyonundaki artış yurttaşın alım gücünü büyük ölçüde azaltıyor, özellikle de dar gelirli kesimi daha fazla etkiliyor. İktidarın enflasyonu yaratan nedenlerle mücadele etmekten uzak politikaları ise göstermelik önlemlerle günü kurtarmaktan ileri gitmiyor. DİSK-AR’a göre dar gelirlerin enflasyonu TÜİK’in açıkladığı gıda enflasyonundan çok yüksek.BirGün