1:44 pm - TRABZON YENİ YILA EN SOĞUK HAVA İLE GİRİYOR
6:22 pm - ALIŞVERİŞ POŞETİ ÜCERTİ BİR ZORUNLULUK MU? 1 Ocak’ta 1 Poşet 1 lira oluyor
6:11 pm - TRABZON VALİLİĞİNDEN UYARI: Kuvvetli rüzgâr ve fırtına bekleniyor
8:43 am - VEFAT VE BAŞSAĞLIĞI
12:14 am - VEFAT VE BAŞSAĞLIĞI
6:30 pm - ASGARİ ÜCRET AÇLIK SINIRININ ALTINDA KALDI | 28.075 TL. “Çekin elinizi soframızdan”
12:32 pm - VEFAT VE BAŞSAĞLIĞI
11. Yargı Paketi’nin Meclis’ten geçmesiyle 12. Yargı Paketi hazırlıklarına başladıklarını söyleyen iktidara kadın örgütleri tepki gösterdi.
EŞİK Gönüllüsü Av. Ayata, “İktidarın Medeni Yasa’da dini hukuka geçişin önünü açacak değişiklikler yapmasına izin vermeyeceğiz” diyor.
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’un 2023’te “Aile hukukunu sil baştan ele alacağız” sözleriyle hız kazanan kadınların medeni haklarına dönük saldırılar sürüyor.
9., 10. Ve 11. Yargı Paketleri’nin tamamında gündeme gelen “nafaka hakkı” ve aile arabuluculuğu tartışmalarında iktidar kadınların mücadelesinin ardından geri adım atsa da tehlike sürüyor.
Geçtiğimiz günlerde Karabük’te basın mensuplarına konuşan Yılmaz Tunç 12. Yargı Paketi hazırlıklarına başladıklarını duyurdu, “Yeni Anayasa’ya ihtiyaç var” dedi.
Önceki yargı paketinin de yine ceza adaleti ile ilgili olduğunu belirten Tunç, sözlerine şöyle devam etti:
“Şimdi 12’ncisinin hazırlıklarını inşallah milletvekillerimiz sürdürüyorlar. Biz de teknik destek veriyoruz. Yargılamaların hızlandırılması ile ilgili önemli çalışmalar devam ediyor.”
Perşembe günü TBMM’de Plan Bütçe Komisyonu’nda ise 11. Yargı Paketi’nin daha çok ceza hukukuna odaklandığını belirten Tunç 12. Yargı Paketi’nin hukuk davaları ve özel hukuk alanını esas alacağını söyleyerek medeni hukukun hedef alınacağının sinyalini verdi.
Kadın örgütleri Tunç’un açıklamalarına tepki göstererek bu iktidarın Anayasa yapamayacağının altını çizdi. Ülkeyi her alanda felakete sürükleyen bu rejimin yapacağı Anayasa’nın da yargı paketlerinin de kadınların hak ve özgürlüklerine yönelik baskıları artıracağı vurgulandı.
ORGANİZE BİR SALDIRI
Eşitlik İçin Kadın Platformu (EŞİK) gönüllüsü Avukat Gökçeçiçek Ayata konuya ilişkin BirGün’e değerlendirmelerde bulundu.
Yaklaşık 10 yıldır başta nafaka hakkı olmak üzere Medeni Yasayı hedef alan organize ve desteklenen bir saldırı olduğunu vurgulayan Ayata, “Uygulamada yaşanan geri gidişlere rağmen kadın hareketinin mücadelesi sayesinde Yasa neredeyse aynı kaldı.
Ancak medeni haklarımız hemen her yargı paketinde tekrar tekrar gündeme getirilerek zayıflatılmaya devam ediliyor” dedi.
EŞİT YURTTAŞLIK HAKKININ GÜVENCESI
Daha 11. Yargı Paketi Meclis’e geldiğinde 12. Paketin medeni haklarla ilgili olduğu haberlerin yansımaya başladığını hatırlatan Ayata, “Şu an için, iktidarın daha önce yasalaştırmak isteyip yapamadığı hangi düzenlemelerin 12. Pakete gireceğini kesin olarak bilemiyoruz.
Medeni Yasadaki 3 maddenin pakette olacağı haberlere yansıdı, diğerleri henüz belirsiz. 11. Yargı Paketinden kadın ve LGBTİ+ örgütlerinin mücadelesiyle çıkartılan “hayasızca hareketler” gibi bir düzenleme önerisiyle karşılaşabiliriz” ifadelerini kullandı.
Medeni Yasa laik yaşam tarzının ve eşitlikçi aile yapısının temeli ifadelerini kullanan Ayata, “Bu temel de bu ülkede yaşayan herkesin eşit yurttaşlığının güvencesi.
İktidarın Medeni Yasa’da dini hukuka geçişin önünü açacak değişiklikler yapmasına izin verirsek, başta kadınlar ve çocuklar olmak üzere hiç kimsenin hukuk güvenliği kalmayacak” diye konuştu.
HAKLAR YOK EDİLECEK
Nafaka hakkına dönük tartışmaların da sürdüğünü belirten Ayata, yoksulluk nafakasının çalışmayan, yeterli bir geliri ve birikimi olmayan, boşanmada ağır kusuru bulunmayan ve boşanmayla yoksulluğa düşeceği tespit edilen eşe bağlandığını söyledi.
Zaten çoğunlukla bağlanmayan, bağlansa da ödenmeyen, ortalaması asgari ücretin onda biri bile etmeyen yoksulluk nafakasının 2-3 yıl gibi sürelerle sınırlandırılmaya çalışıldığını vurguladı.
Ayata, “Nafaka mağduru olduğunu iddia eden ama ispat edemeyen bir grup erkeğin söylemlerine dayanılarak, evlilikleri boyunca evine ve eşine çalışan milyonlarca kadının hakları yok edilmek isteniyor” ifadelerini kullandı.
Bakan Tunç’un yargı paketiyle yargılamaları hızlandıracaklarını öne sürmesi hızlı boşanma düzenlemesinin de yeniden yargının yavaş işlemesi gerekçe gösterilerek getirilmeye çalışılacağının sinyalini verdi.
Yargının yıllardır süren yapısal sorunları kadınların hakları gasp edilerek düzeltilemeyeceğini kaydeden Ayata’ya göre bu hamleler devletin kendi yükümlülüklerini yerine getirmeyip faturayı kadınlara kesmesi ve erkekler lehine “BOŞ OL” sistemi getirmek anlamına geliyor.
Verilecek bir dilekçeyle boşanma gerçekleşsin; nafaka, mal paylaşımı ve tazminat gibi talepler ayrı davalar olarak görülsün istiyorlar diyen Ayata, “Bunları boşanma davasından ayırmak, kadınların bu ekonomik haklarını elde etmelerini yıllar sürecek davaların sonucuna bağlamaktır. Devlet eliyle kadınlara uygulanan ekonomik şiddettir.
Bu düzenleme gelirse, yıllar sürecek yargılama sürecini göze alamayan, ekonomik gücü olmayan kadınlar ya şiddet içeren evliliklere mahkum kalacak ya da tüm haklarından vazgeçerek boşanmak zorunda kalacak” dedi.
AİLE ARABULUCUĞU BASKIYI ARTIRIR
Kadın erkek eşitsizliği bu kadar büyükken aile arabuluculuğunun baştan eşitsizlikle başlayacağını belirten Ayata, “Aile arabuluculuğu kadınlar üzerindeki dini ve geleneksel ataerkil baskıyı artıracak yeni bir yol olacak.
Kadınlar bu yolla haklarından vazgeçmeye ve/veya ‘yuva yıkma’, ‘şiddete boyun eğ’ benzeri söylemlerle şiddet içeren evlilikleri sürdürmeye zorlanacaklar” diye konuştu.
Aynı zamanda kadınları yeni tehdit ve şiddet riskleriyle baş başa bırakacak bir sistem olduğunu söyleyen Ayata “Bu süreçte kadınların can güvenliğini kim sağlayacak? Kadınları bir cendereye sokacak aile arabuluculuğu, üstelik bir de ücretli olacak” ifadelerini kullandı.BirGün
